AK Parti İzmir'den suç duyurusu

AK Parti İzmir İl Başkanlığı tarafından Genelkurmay eski Başkanı emekli orgeneral İlker Başbuğ ve gazeteci Can Ataklı'nın "darbe", CHP'li Fikri Sağlar'ın ise...

AK Parti İzmir İl Başkanlığı tarafından Genelkurmay eski Başkanı emekli orgeneral İlker Başbuğ ve gazeteci Can Ataklı'nın darbe, CHP'li Fikri Sağlar'ın ise başörtüsü ile ilgili açıklamalarına ilişkin suç duyurusu yapıldı. AK Parti İzmir İl Başkanı Kerem Ali Sürekli, suç duyurusu sonrası yaptığı açıklamada diğer siyasi partileri de bu açıklamalara tepki vermeye davet etti.

AK Parti İzmir İl Başkanlığı; Fikri Sağlar, Can Ataklı ve İlker Başbuğ hakkında Türk Ceza Kanununun Halkı kin ve düşmanlığa tahrik etme başlığını taşıyan 216'ncı maddesine istinaden İzmir Adliyesine gelerek Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulundu. Ardından AK Parti İzmir İl Başkanı Kerem Ali Sürekli konuya ilişkin açıklama yaptı. Sürekli, diğer siyasi partilerin de bu açıklamalara tepki vermeye davet ettiklerini kaydederek, Benzer her türlü girişime karşı da aynı kararlılıkla mücadele edeceğimizi de özellikle belirtmek istiyoruz diye konuştu.



Hukuk önünde hesaplaşmakta kararlıyız

Milli irade düşmanlığı; kimi zaman darbeci, kimi zaman vesayetçi, kimi zaman marjinal akımların temsilcisi olarak karşımıza çıkmıştır diyen Başkan Sürekli, Hepsi de faşizmin en ilkel, en karanlık, en nobran söylemleri ve eylemleriyle millete, milletin değerlerine, tarihine, kültürüne saldıran köhne zihniyetin mensuplarıyla mücadele etmek; kendine bu ülkenin demokrat, yerli ve milli bireyi olarak gören herkesin en başta gelen sorumluluğudur. Yakın tarihte 28 Şubat'tan 15 Temmuz'a kadar uzanan nice acı hatıraları hala hafızasında canlı olan milletimiz, faşist zihniyete karşı gösterdiği ilkeli ve güçlü duruş sayesinde, ülkemizin en büyük kalkınma ve demokrasi atılımının partimiz vasıtasıyla gerçekleştirilebilmesini sağlamıştır. AK Parti olarak en büyük gururumuz ve mutluluğumuz, bu büyük atılımda milletimizin temsilcisi olarak mücadele safının en önünde yer alıyor olmaktır. Kimi zaman milli iradenin tecelligahı olan Meclis'in mehabetini bozan, kimi zaman medya mecralarını kirleten, kimi zaman eskiden mensubu oldukları kurumların saygınlığına zarar veren bu zihniyet sahipleriyle hukuk önünde hesaplaşmakta kararlıyız ifadelerini kullandı.



Demokrat yaldızı altındaki faşist yüzünü bir kez daha sergilemiştir

Başkan Sürekli, Bu örneklerden biri, CHP'nin resmi yayın organı olan bir televizyon kanalında başörtülü bir hakimin tarafsız olamayacağını ve adil yargılama yapamayacağını söyleyen eski milletvekili ve bakan Fikri Sağlar'ın ortaya koyduğu tavırdır. Türkiye'nin artık geride bırakmış olması gereken, büyük acıların çekildiği ve bedellerin ödendiği bir meseleyi yeniden gündeme getiren bu kişi, CHP'nin demokrat yaldızı altındaki faşist yüzünü bir kez daha sergilemiştir. Gazeteci kimliğiyle yaptığı bir sosyal medya paylaşımında ise Can Ataklı, Cumhurbaşkanımızın seçimle gitmeyeceğini, ordunun darbe kabiliyetinin kalmadığını, artık tek ümidin ülkenin halkta öfkeye yol açacak büyük bir felakete uğraması olduğunu söyleyebilecek kadar derin bir sefalete düşmüştür. Darbe ve felaket çığırtkanlığı yapan bu zihniyet, ülkemiz için bizatihi bu tehditlerin kendisi kadar tehlikelidir. Aynı şekilde, Genelkurmay eski Başkanlarından İlker Başbuğ'un, 27 Mayıs darbesinin, şayet rahmetli Menderes erken seçim kararını ilan etseydi olmayabileceği, böyle bir durumda da iktidarın zaten CHP'ye geçeceği yönündeki açıklamaları, zihinlerin gerisindeki darbe sevdasını açık etmiştir sözlerine yer verdi.



Demokrasiyi koruma mücadelesi

Sadece bu üç örnek dahi, Türkiye'nin 97 yıllık cumhuriyet tarihinde elde ettiği milli iradenin üstünlüğünü esas alan kazanımları hala hazmeyenlerin, vesayet ve darbe dönemlerinin özlemiyle yanıp tutuştuğunu göstermeye yeterlidir diyen Sürekli, sözlerini şöyle sürdürdü: Demokrasi tarihimiz de siyaset darbelerle her dönem inkitaya uğratılmıştır. Bugün seçilmişlerin en kritik demokratik mücadele süreci devam ederken, bu tür söylemlerin ve yaklaşımların, kesinlikle iyi niyetli olmadığı, arkasında farklı ajandaların ve gayelerin bulunduğu tartışmaya mahal vermeyecek şekilde açıktır. Unutulmamalıdır ki terörle ve her türlü vesayet odağı ile mücadele demokrasiyi koruma mücadelesidir. Hak ve özgülük mücadelesinde ülkemizin elde ettiği kazanımlara, vesayetten darbeye, terör örgütlerinin saldırılarından uluslararası tuzaklara kadar nice badireleri göğüsleyerek sahip çıkan milletimizin, bu karanlık zihniyete de hak ettiği dersi, demokrasi ve hukuk sınırları içinde vereceğinden şüphe duymuyoruz.


İHA